DEVAM: 148-149.
Namazda Dua
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
جَعْفَرٍ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ مُوسَى
بْنِ أَبِي
عَائِشَةَ
قَالَ كَانَ
رَجُلٌ
يُصَلِّي
فَوْقَ
بَيْتِهِ
وَكَانَ
إِذَا قَرَأَ
أَلَيْسَ
ذَلِكَ بِقَادِرٍ
عَلَى أَنْ
يُحْيِيَ
الْمَوْتَى قَالَ
سُبْحَانَكَ
فَبَكَى
فَسَأَلُوهُ
عَنْ ذَلِكَ
فَقَالَ
سَمِعْتُهُ
مِنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد قَالَ
أَحْمَدُ يُعْجِبُنِي
فِي الْفَرِيضَةِ
أَنْ
يَدْعُوَ
بِمَا فِي
الْقُرْآنِ
Mus'ab, Ebî Aişe'den;
demiştir ki: Bir adam evinin üstünde namaz kılar ve "bütün bunları yapan
(Allah) ölüleri tekrar diriltmeye kaadir değil midir?"[Kıyame 40] ayetini
okuyunca "Sübhaneke febela = seni tesbih (ve tenzih) ederim, evet (Sen
ölüleri tekrar diriltmeye kaadirsin)" derdi. Bunu kendisine sordular,
"Ben bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittim" diye
cevab verdi.
Ebu Davud dedi ki: Ahmed
(b. Hanbel): Farz (namazlarda, Kur'an'daki (dualar)la dua etmek benim hoşuma
gider" dedi.
AÇIKLAMA:
Hadis-i şerifte geçen
"bela" kelimesi olumsuz bir soruya karşı sorudaki olumsuzluğu
kaldırmak için kullanılan bir kelimedir. "Değil mi, olmadı mı"
şeklindeki olumsuz sorulara "bela" kelimesiyle cevab verilince
sorudaki olumsuzluk kalkar ve sorunun olumlu yo-nu tasdik edilmiş olur. Nitekim
ayet-i kerimeye "bela" kelimesiyle cevab verilince, "evet sen
ölüleri diriltmeye kaadirsin" manasındaki mukabelede edilmiş olur. Fakat
böyle olumsuz bir soruya "neam = evet" diye mukabele edilecek
olursa, soru bu olumsuz şekliyle tasdik edilmiş olur. Nitekim "ben sizin
Rabbiniz değil miyim?" ayet-i kerimesinin tefsirinde İbn Abbas (r.a.)
şöyle demiştir: "eğer bela yerine "neam' diyerek cevab verselerdi
kafir olurlardı."
Ancak "Avnu'1-Ma-bud"
müellifi bu kelimenin bazı "Sünen-i Ebu Davud" nüshalarında
"Beka" (ağladı) şeklinde olduğunu söylüyor ki bu nüshaların
doğruluğu kabul edildiği takdirde namazda ağlamanın caiz olduğu anlaşılır.
Ancak muteber olan nüshaların çoğunda "bela" şeklinde geçmektedir.
Ahmed b. Hanbel'in;
"farz namazlarda Kur'an'daki dualarla dua etmek benim hoşuma gider"
sözü iki manaya gelir:
1. Farz namazlarda
selam vermeden önce Kur'an'da bulunan dua ayetlerini okuyarak dua etmek,
2. Kur'an-ı Kerim'de
bulunan teşbih ayetlerine geldikçe Kur'an'da bulunan teşbih ayetleriyle
Allah'ı teşbih etmek, rahmet ayetlerine uğradıkça rahmet ayetlerini okuyarak
cevab vermek, azab ayetleri gelince de Kur'an-ı Kerim'de bulunan istiaze
ayetlerini okuyarak mukabelede bulunmak. Ulema bu ikinci manayı tercih
etmektedir.
Görülüyor ki, İmam
Ahmed teşbih ve tasdik ile mukabele edilmesi gereken ayetlere mukabele etmeyi
sadece nafile namazlarına tahsis etmemektedir. Nafilelerde olduğu gibi farz
namazlarda da mukabelede bulunulmasını müstehab görmektedir. Nitekim İmam Şafiî
de aynı görüştedir. İmam Ebü Hanife (r.a.) ise, bunu farz namazlar için uygun
görmemekte, sadece nafile namazlara tahsis etmektedir.
Ancak İmam Ahmed'in bu
sözünden namazda hadislerle dua yapılamaz anlamı çıkarılamaz. Bu sözden sadece
namazda Kur'an ayetleriyle dua etmenin hadislerle dua etmekten daha efdal
olduğu anlaşılır. Fakat biz bu mevzudaki görüşleri 871 numaralı hadisin
açıklama kısmında bütün ayrıntılarıyla ele aldığımız için burada tekrara lüzum
görmüyoruz. Bîr de şunu ifade etmek isteriz ki, hadis-i şerifte söz konusu
olan kişinin kimliğinin bilinmeyişi bu hadisin sıhhatine bir zarar vermez.
Çünkü bu zat sahabîdir. Bilindiği gibi sahabîler Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
diliyle tezkiye edilmişlerdir.